top of page
Yazarın fotoğrafımelikebeenthere

FAS 1.BÖLÜM FEZ'DE BAŞINIZA NELER GELEBİLİR -

Güncelleme tarihi: 24 Eyl 2018

Kültür. Afrika. İslam Mimarisi. Tajin. Çöl. Yıldızlar. Deve. Sıcak. Yallah Yallah ve Kabızlık


Mayıs ayı. Fas'ın en büyük ikinci şehri Fez'deyiz. Çıkış noktamızın Roma olduğu seyahat planını yaparken nerelere gideceğimizi bilmiyorduk. Ucuz biletlere göre plan yaparken kendimizi İtalya'nın Pisa kentinden sonra Fez'de bulduk :) Kültürel şok yaşamak için ideal bir geçişti. Fakat Fez'de nasıl bir mimari ve kültürel mirasla karşılacağımızı bilmiyorduk.

“When I was a child, I lived in Morocco, and I would always buy a lot of beads from the markets and to make jewellery for friends. Later, at 18, I would do my own clothes and make my own patterns. When I first came to New York, people just assumed I was a stylist because I was so into fashion" -Maripol

Havaalanına indik. 5 Türktük ve İtalya ulusal vizelerimiz ve oturma izinlerimiz ile seyahat ediyorduk. İngilizce konuşabiliyorduk, biraz da italyanca. Taksi bulmak için taksicilere doğru gittik. Biz İngilizce konuşmaya çalıştık fakat o sırada ingilizce konuşabilen yoktu. Arapça ya da fransızca denedi ama bizde de o yoktu :) Fas Fransız sömürgesi olduğu için, Faslıların çoğu Fransızca konuşabiliyor.


1.Kural:Mutlaka Pazarlık Yapın

Fas'ta para birimi Fas dirhemi ve türk lirasının yaklaşık yarısı değerinde. Taksicilerin başta söylediği fiyatlar çok yüksekti, üstelik 5 kişi tek araca kabul etmeleri için büyük bir taksi gerekiyordu. En sonunda güzel bi pazarlık yaptık kişi başı 3-5 liraya Fez kent merkezine gitmiş olduk. Şehir merkezine giderken hissettiğim şey sanki Hindistan'da geçen filmlerde gördüğüm sahnelerdeydim. Tozlu yollar, eski arabalar, sıcak iklim...


Ne giydik?

Mayıs'ta Fas'ta 30 dereceleri gördük. Gitmeden önce araştırmıştım, oldukça dindar bir ülkedeydik fakat rehberlerde turistlere alışkın oldukları yazıyordu. Yine de diz ve omuzlar kapalı olursa iyi olurdu. İnce kumaş, diz altı tulumlar böyle geziler için ideal. Kısa kollu t-shirtler ve diz altı etekler, bol pantolonlar da ideal seçim. Ben yanımda hep ince bir şal taşıdım, gerektiğinde omuzlarımı kapattım.







Fez'de 8 saat

Fez'de sadece sabahtan akşama kadar vaktimiz vardı. Pisa'dan gelmiştik, akşam otobüsle Marakeş'e gidecektik. 2 gün kalıp, Marakeş'ten çöl turuna çıkacaktık, çölde bir gece geçirip sonra tekrar Marakeş'te bir gece ve sonra sabahına Valencia'ya uçuş, sonra da Madrid. Tabii ki en ucuz bilet tercihi olduğu için sadece sırt çantasıyla yola çıkmıştık ama herkesin yanında havayolunu kandırdığı daha küçük de olsa bir çantası daha vardı. Ekstra çantalarımızın içinde Roma'dayken yaptığımız sandviçler, meyveler, kuru yemişler, atıştırmalık gibi şeyler vardı. Taksicinin bizi tren garına bırakmasını söyledik. Orada locker denilen emanet dolapları bulabiliriz, çantaları bırakır rahatça dolaşırız diye düşündük. Tren garı tam bir felaketti. Herkesin gözü üzerimizdeydi, deli gibi wifi arayışındaydık çünkü locker da yoktu. Eşyalarımızı bırakmadan asla gezemezdik.


Muhteşem beynim kriz anında çok iyi çalışır, çözüme yönelir. Seyahatler zaten çok uzun sürmüyor, bu kısa zamanda kriz anlarını yönetmek çok önemli. Yoksa seyahatler kabuslara dönüşüyor, "evimin yanındaki parka gitsem daha zevk alırdım"a dönüyor.


Dönelim Gar'a. Internet çektikçe Fez'deki hostelleri aramaya çalışıyorum. Sonunda buluyorum. İsmi "Funky Fes". Funky manky hemen dikkatimi çekti tabii, daha çok gençlerin gideceği bir yere benzemiyor mu ama? Baktım en fazla yorumu alan bu hostel. Parantez:


2. ve 3.Kural:Seyahatlerde zor durumda kaldığınızda yapmanız gereken ilk iki şeyi sıralıyorum:

  1. Türk restoran bul. (Seyahata çıkmadan internetin varken not edebilirsin, emin ol Tarmuşka diye bir yer olsaydı orada da Türk restoran olurdu, şükürler olsun her yerdeyiz. Şanslıysan yardımsever biri denk gelir, Türk Türk'ü rezil de eder vezir de :))

  2. Popüler hostel bul. (Hosteller genelde açık fikirli ve uluslararası, zor durumda çok defa kalmış gezgin insanların barınağıdır, içeri girip "I need h.", desen "oooo helllppp somebody need heelpp" diye yanına koşarlar canım gezginler <3 )


Bizimkileri de hostele gitmeye ikna etmemden sonra garda eurolarımızı Fas dirhemine çevirdik ve yola koyulduk.


4:Para Çevirme ve taşıma:

Para Çevirirken…

Paranızı gideceğiniz ülkenin parasına çevireceksiniz.. Dirhem gibi kenara konsa da bir daha zor kullanılacak bir para elinizde kalsın istemeyebilirsiniz. Buna göre havaalanlarında kurun daha pahalı olduğunu düşünerek şehir merkezine kadar ihtiyacınız olacak kadarını çevirin. Daha sonra da kalacağınız gün sayısı, öğünler, müzeler, konaklama masrafı, vergiler gibi masraflarınızı göz önünde bulundurarak bir hesap yapın ve bunun biraz fazlasını merkezdeki bürolarda çevirin. Kredi kartı kullanacaksanız, hesabınızı ona göre yapmalısınız. Fakat Eski Fez gibi yerlere gidecekseniz, oralarda kredi kartı çıkarmaya kalkmayın lütfen :) Kuzey Afrika'da 9. yüzyıldan itibaren kurulmuş bir yerleşimden bahsediyoruz. Yani mutlaka nakit bulundurun sonuçta geldiğiniz yer el yapımı sabun, argan yağı ve deri ürünler cenneti kararsız kalıp almadığım herşey için PİŞMANIM.

Para saklarken…

Paralarınızı çevirdikten sonra parayı 2’ye ya da 3’e bölerek taşımanızı öneririm. Böylece bir çanta ya da cüzdanınız kaybolduğunda tüm varlığınız gitmemiş olur :)

Bu arada Fas'ta bazı restoran,cafe veya dükkanlarda euroyla ya da dolarla alışveriş yapabiliyorsunuz, taksiler için de önceden sorun euro ile ödeme yapabilirsiniz fakat para üstünün netliği açısından şehir içinde para çevirmek ve onu kullanmak daha mantıklı (küçük küçük para kaybederken bu kayıp bir euro dağına dönüşebilir sonuçta ekonomik gezmeye çalışıyoruz burda). Şehir içinde dememin sebebi, paranızı havaalanı ve tren garı gibi yerlerde çevirdiğinizde daha fazla komisyon ödüyorsunuz.


Sonunda gardan çıkıyoruz..

Gözlerin belertilmesine hazır olun..

Evet.. Tren garından çıktıktan sonra biraz yürüyelim dedik. Çok sıcak olduğundan arada omuzları açıyoruz tabii :) Bu ülkede gerçekten çok dikkat çekiyorsunuz. Baştan aşağıya süzülmeye ve göz göze geldiğinizde de belertilen gözlere hazır olun. Bu konuda biraz rahat olursanız, canınızın sıkılmayacağını düşünüyorum :)

En sonunda bizi Funky Fes’e götürecek taksiyi buluyoruz. Sıkı bir pazarlık yapıyoruz yine. İndiğimizde koşarak genç bir adam bize doğru geliyor. İngilizce bilmeyeceğini düşünmüştüm ama biliyor. Hemen eşyalarımızı almaya çalışıyor, ona müşteri olmadığımızı söylüyorum. Sadece 1 günümüz olduğunu ve eşya bırakmak istediğimizi söylüyoruz. Çok güler yüzlü biri, tabii diyor, şurada cafem var gidip orada bir çay için. Gidiyoruz fakat her an çok tedirginiz, neden bize iyi davranıyor bunu bile sorguluyoruz.


Şey oluyordur bir de: en gergin anda reklam. O zamaaan devamı 2.bölümde (:

39 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page